Fikrimuhim.com














Posta Kutusundan Taşanlar

26 Aralık 2008 Cuma

Bir Otomobil Hikayesi

Bu mail, biraz daha yakın tarihli, en azından 2008'de gelenlerden.
Günümüzün gözde otomobillerinden biri olan Citroen hakkında , oldukça ilginç bir bilgi. Doğru olup olmadığını bilmiyorum. İşin açıkcası doğruluğunu araştırmadım.Ben, bana gelen maili yazayım, merak eden konuyu araştırsın. Hatta burada bizimle paylaşsın...

***************************
Citroen 'in Logosunu Oğlunun anısına yaptı
* Citroen Logosunun çok enteresan bir hikâyesi var. Citroen'i yapan bu kişinin amacı Mercedes gibi büyük firmalara kafa tutmakmış. Sırf bunun için yaptığı arabada çok sıra dışı özellikler varmış. Mesela yaptığı otomobil 3 tekerlek üzerinde bile çok rahat hareket edebiliyormuş.
* Mucit, yaptığı arabanın maksimum hızdayken bile virajın sertliği ne olursa olsun hiçbir virajda savrulmayacağını iddia ediyormuş.
* Ardından bu adam söylediği o maksimum hızda arabasını savuran biri olursa, o kişi arabadan sağ çıktığı takdirde kişiye bedava araba yapıp vereceğini de iddia etmiş. Çok insan denemiş, ama savurmayı başaramamışlar.
* Sonunda adamın çavuş olan oğlu denemeye karar vermiş. Denemiş ve savurmayı başarmış. Ama savrulmanın etkisiyle feci şekilde can vermiş. Adam bunun sonunda oğlunun anısına oğlunun askeriyedeki çavuş rütbesinin işaretini bu arabaya logo yapmış .


Etiketler: , , , , ,

posted by Kids at 21:09 2 comments

25 Aralık 2008 Perşembe

Doğalgaz da indirim...

Bugüne kadar bana gelen eğlenceli maillerin hiç biri, bu haber kadar güldürmedi beni...Bu yüzden bugün bu haberi atlamak istemedim.

"Ankara'da Doğalgaza indirim yapıldı"... Ya , valla bundan daha komedi bir haber olamaz...
Haberin aslı burada . “Ankara'da doğalgaza indirim yapıldı. Ama indirim mi şaka mı anlaşılamadı. Ankara'ya yapılan doğalgaz indirimi 0,000544 YTL...”
Şimdiii…ey şanslı (!) Ankaralılar , hemen çarşıya – pazara – alışveriş merkezlerine atın kendinizi. Faturalarınızdaki indirimin cüzdanınıza yapacağı katkıyı derhal ekonomiye sürün ki , piyasa canlansın, büyüme hızımız ivme kazansın , kısaca teğet geçen krizi daha da bir kolay atlatalım ….

Yukarıdaki "Delik El " karikatürü buradan alınmıştır.

Etiketler: , , ,

posted by Kids at 22:10 0 comments

23 Aralık 2008 Salı

Bugün Şanslı Günüm...

Merhaba.
Hep "Posta Kutusundan Taşanlar" ı yazacak değilim ya. Bu sefer de "Günümden Taşanlar"ı yazayım...
Üyesi olduğum bir forum sitesinde dolaşırken , forum üyelerinden birinin sitesine girip bir bakayım dedim...Orada gördüm Oltaat.com ilanını...Balık tutmayı oldum olası severim ya , sanalda balık tutmak nasıl olaki deyip daldım.
Ha, benim sandığım gibi sanal balık tutmak değilmiş ama , hadi "rast gele" deyip , attım oltayı...Bir , iki derken ....hoopppp, benim oltaya 50 kontör takıldı.Tam da kontörlerim suyunu çekmek üzereyken , bu 50 kontör çok iyi geldi valla. :)
Desenize bugün "şanslı" günümdeyim....

Etiketler: , , ,

posted by Kids at 21:44 0 comments

Halatta 11 Kişi Olursa...

Aşağıdaki ileti beni en çok güldürenlerden biri.
Bana geldiğinde iletinin en altında bir not vardı , hiç bir değişiklik yapmadan aynen şöyle :
"Bu hikayeyi akıllı bir kadına gönderin ki bugün gülümsemek için bir nedeni olsun. Tüm erkeklere de gönderin ki hayatın gerçeğini bir kez daha anlasınlar..."

************************************
11 kişi bir helikopterden sarkan halata asılıdırlar. 10 erkek ve bir kadın. Halat herkesi taşıyacak kadar güçlü olmadığı için birinin bırakması gerektiğine karar verirler yoksa düşeceklerdir. Bu kişinin kim olacağına karar veremezler, ama o anda kadın çok etkileyici bir konuşma yapar.Tamamen gönüllü olarak ipi bırakabileceğini söyler. Çünkü bir kadın olarak, kocası için, çocukları için ve aslında genelde erkekler için her şeyi bırakmaya alışık olduğunu söyler, hem de karşılıksızca...
Hikayesini bitirir bitirmez, tüm erkekler onu Alkışlamaya başlarlar....:)))))
.

Etiketler: , , , , ,

posted by Kids at 01:06 1 comments

21 Aralık 2008 Pazar

İletmezsen ölümü gör :)))))

Bu mail gerçekten de bugün ki halime en uygun olanı...Bu blogu açma nedenlerimden biri.

************************************

Bu zamana kadar bana zincir e-posta gönderen tüm dost ve arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim;

* Sayelerinde tuvalet temizlemekte kullanıldığı öğrendiğim kolayı içemez oldum.
* Aids virüsü taşıyan iğneler kıçıma batar korkusuyla sinemaya gidemez oldum.
* Deodorantlar kanser yapıyor diye sayelerinde artık bir domuz gibi kokmaya başladım.
* Telefon hattımı kullanıp bana borç takarlar korkusuyla telefonlara da cevap vermiyorum.
* İçinden fare ya da fare zehiri çıkar diye hiçbir kutu içeceği içmiyorum.
* Çok sevdiğim içkime ilaç koyup beni uyuturlar,organlarımı çalarlar ve buz dolu bir küvetin içinde uyanırım diye bana yaklaşanları da tersliyorum.
* Neyim var neyim yoksa satıp hastanede yatan ve büyük ihtimalle ölmek üzere olan çocuklara yatırmayı düşünüyorum.
* Mail listesine katılırsam alacağım söylenen para, bilgisayar, cep telefonu ya da gezileri beklemekten de evden dışarı çıkamaz oldum.
* Tuz Gölü'ne Konya'nın katkılarından dolayı yemeklerim tuzsuz tatsız.
* Msn paralı olacak;Adam yeşerecek mi,sararacak mı beklemekten de gına geldi.
* Excel hala ne zaman emekli olacağımızı da bildirmedi.
* Bir maili forward etmedim, başıma ne belalar gelecek diye korkuyla beklemekten ruh sağlığımı da kaybettim.
* Multipl skleroz olunuyormuş diye diyet ürünleri düşmanıma bile tavsiye etmiyorum.
* Yerli malı kullanacağım derken marketlerde barkodu 869 ile başlayan ürünleri aramaktan da gözlerimin biraz daha bozulduğunu farkettim.
* Sevgili dost ve arkadaşlarımdan gelen;
'lütfen okuyunuz', 'çok önemli', 'aman virüse dikkat', 'bilmem kim para dağıtıyor', 'en az beş kişiye yolla', 'inanmadım ama doğruymuş', 'kişiliğini test et', 'tıkla para yolla, tıkla yardım et', 'bilmem kim seni gözetliyor', 'bilmem kime mail at, haddini bildir', 'onu yeme bunu ye' şeklinde başlayan kerameti kendinden menkul, nev'i şahsına münhasır bu mailler sayesinde hep beraber 'kafayı çizme'ye ne kadar yakın olduğumuzu da müşahade etmiş oldum.

ŞİMDİ: Eğer bu maili 60 saniye içinde 1200 kişiyegöndermezsen;
Bilesin ki bir kuş sabah akşam kafana mıçacak ve hayatı sana dar edecektir.

Bir Dost...
.

Etiketler: , , , , , ,

posted by Kids at 01:11 0 comments

20 Aralık 2008 Cumartesi

Pes Artık....!!!

Aşağıda ki telefon konuşmasını dinleyin...Duyduklarınıza inanamayacaksınız...
Ne diyeyim ... Pes artık...!!!

posted by Kids at 01:37 1 comments

19 Aralık 2008 Cuma

Evlilik Programı -Son sürüm - hemen yükle....

Evlilik Programı Satış Sonrası Teknik Destek Servisi
---------------------------------------------------------------------


Değerli Teknik Servis,
Geçen yıl aldığım "Erkek Arkadaş 5.0" programını "Koca 1.0" seviyesine yükselttim. Ama tüm sistem performanslarında bir yavaşlama söz konusu, özellikle "Erkek Arkadaş 5.0" bölümünde bulunan "Çiçek 8.0"ve "Mum Işığında Yemek 6.3" işlemleri "Koca 1.0" programında yok.. "Koca 1.0" programı devreye girince bir çok program devre dışı kaldı. "Romantizm 9.5" ile "Özel İlgi 6.5" kesinlikle devre dışı, ama bunun yerine "Sınırsız TV 0.4" ve "Maraton 1.35" sürekli çalısıyor. "Sohbet 8.0" ve "Ev Temizliği 2.6"yi çalıştırınca da sistemi çökertiyor. Yüklediğim "Kavga 5.3", "Evi Terk Et 3.2" programları da hiç fayda etmedi. "Koca 2.0" sürümünü yüklesem işe yarar mı?
Sizce ne yapmam gerekiyor?
İmza Umutsuz

=========================
Teknik Servis'ten Umutsuz'a ..
=========================

Sayın Umutsuz,
Bir kere bu olayı şöyle görmeniz gerek "Erkek Arkadaş 5.0" bir eğlence paket programıdır, "Koca 1.0" ise başlı başına bir işletim sistemi. İnternet tarayıcınıza"www.beni sevdiğini düşünüyordum.html" komutunu yazarak, download bölümünden "Göz Yaşı 6.2"' programını indirin ve "Suçlu His 3.0"'i güncellemeyi unutmayın. Eğer bu uygulamalar doğru sonuç verirse "Çiçek 2.0" ile "Mum Işığında Yemek 2.1" kısa bir süre için devreye girebilir. Ama sakın bunları çok sık uygulamaya koymayın yoksa "Koca 1.0" otomatik olarak koruma programı olan "Sessizce Surat Asma 2.5" i devreye sokar. Ama ne yaparsanız yapın kesinlikle "Kaynana 1.0"'ı çalıştırmayın. (Ekran görüntüsünü bozan ve sistem kontrolünü kaybettiren bir virüs kendiliğinden ortaya çıkar). Ayrıca "Erkek Arkadaş 5.0" i kesinlikle yeniden yüklemeyin. Bu kabul edilmez uygulama ciddi sorunlar yaşatabilir ve "Koca 1.0" bunu kaldıramaz. "Koca 2.0" ise size ek yük getirmekten başka ise yaramaz. Kısacası "Koca 1.0" çok güzel bir işletim sistemi, ama sınırlı hafızaya sahip ve yeni uygulamaları hemen kavramaya müsait değil. Performans arttırıcı ek programlar tavsiye ederiz. Örneğin, "Sıcak Yemek 3.0" ve "Sevgi Sözcükleri 7.7" çok faydalı olur.
İyi Şanslar.
Teknik Servis
.

Etiketler: , ,

posted by Kids at 00:53 1 comments

17 Aralık 2008 Çarşamba

İşte Bu Süperrrr...!!!

New York Times'da yayınlanan, bir müşterinin bankasına yazdığı mektup :

Sayın Banka Yetkilisi,
Ben 86 yaşında bankanızda hesabı olan bir müşterinizim.
Geçen gün, tesisatçıma 100 dolar'lık bir çek yazdım. Bu çeki kendisi her nasılsa 3 nanosaniyede bankanıza iletmiş olmalı ki, bankanızda değerlendirdiğim fonlardan bu miktar kadarını bozduramadan hesabımdan karşılığı alınmış. Tabii ki hesabımda o an için para olmadığından 30 dolar da faiz ve ceza alınmış. Oysa fonlarımda 1.000.000 dolar vardı.Bu durumu şikayet etmek istediğimde, bankanız telefonunda kişiliksiz, terbiyesiz, banda kaydedilmiş ve yüzsüz bir hanım sesiyle yarım saate yakın boğuştum. Arada müzikler dinledim ve 28 kere değişik tuşlara basmak zorunda kaldım. Ama kimseye ulaşamadım. Bildiğiniz gibi her ay binlerce dolarlık faturalarım, mortgage kesintilerim, kredi kartı ödemelerim var.Bunların hepsinin hesabımdan yapılan otomatik ödemelerini şu andan itibaren İPTAL ediyorum. Bundan böyle, sizden etten kemikten yapılmış dediğimi anlayan ve ingilizce bilen bir müşteri temsilcisi istiyorum. Anlayışla karşılarsınız ki, karşınızdakine en iyi iltifat, onu taklit etmektir.Ben de sizin gibi yapacağım. Müşteri temsilciniz her ödeme için beni arayacak, ve 28 haneden az olmayan benim vereceğim bir şifreyi tuşlayacak. Sonra da, eğer
1 tuşlarsa benden randevu alacak,
2 tuşlarsa bir ödeme ile ilgili mesaj bırakabilecek,
3 tuşlarsa oturma odama bağlanacak, oradaysam cevap vereceğim,
4 tuşlarsa ve uyumuyorsam yatak odama bağlanacak ve benimle görüşebilecek,
5 tuşlarsa tuvalete,
6 tuşlarsa cep telefonuma ulaşacak,
7 tuşlarsa bilgisayarıma bir mesaj bırakabilecek.
8'e tuşlarsa bunları yeniden dinleyebilir. Arada beklemeler olursa, size söz, elimdeki eski plaklardan ve gramofonumdan güzel bir müzik parçası da dinleteceğim ona.Yalnız sizden ricam, bu işlemler için seçeceğiniz personelinizin kimlik bilgisini, anne kızlık soyadını, noterden alınmış imza sirkülerini ve tapuları dahil mali bilgilerini bana iletmeniz. Bir de sizin gibi bir sözleşme hazırladım. 8 sayfa. Sizinki 42 sayfaydı, ben insaflı davrandım. Bu sözleşmeyi de bana atayacağınız müşteri temsilcisi, bankanız şube müdürü ve bankanız yönetim kurulunun imzalaması ve bana iadeli taahhütlü göndermesi. Bu sözleşme elime geçtikten sonra müşteri temsilcinize kendi belirleyeceğim 28 haneli şifreyi göndereceğim. Bu şifre de her ay değişecek pek tabii ki.
Özür dileyerek bu sözleşme ve işlemler için sizden masraf olarak her ay 20 dolar da talep edeceğim. İşbu şartları yerine getirememe durumunuz varsa, lütfen 1.000.000 dolarımı nakit olarak hazırlayın, yarın alıvereyim.Size hayırlı işler diler, en kısa zamanda bana ulaşmanızı rica ederim.
Saygılarımla.
Müşteriniz...
.
Not: Bende aynısını bankaya söylemeyi düşünüyorum.Gerçi benim hesabımdaki meblağ, müşteri temsilcisinin bu talebe katıla katıla gülmelerini sağlar ama, olsun...:D
.

Etiketler: , , ,

posted by Kids at 20:55 0 comments

Bir Fincan Kahve

Ne zaman hayatında bazı şeyler taşınamaz hale gelirse, ne zaman 24 saat kısa gelmeye başlarsa, O zaman kavanoz ve 2 fincan kahveyi hatırlayınız!
Bir gün bir profesör, masasının üzerinde birkaç kutu olduğu halde felsefe dersindedir. Ders başladığında, hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe bir mayonez kavanozunu alır ve içerisini tenis topları ile doldurur. Ve öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar, Öğrenciler bir ağızdan kavanozun dolduğunu ifade ederler.
Bu sefer profesör önündeki kutulardan bir tanesinden aldığı çakıl taşlarını, çalkalayarak kavanoza döker, böylece çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurur. Ve öğrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadığını sorar, Onlar da "evet" doldu derler.
Tekrar profesör masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Ve tekrar öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar, Öğrenciler de koro halinde "evet" derler.
Bu sefer profesör masanın altında hazır bekleyen 2 fincan kahveyi alır ve kavanoza boşaltır, kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur.
Öğrenciler gülerler!Profesör öğrencilerin gülüşünü destekleyerek "eveet" diyerek; Ben "Bu kavanozun sizin hayatınızı simgelediğini ifade etmeye çalıştım" der. Şöyle ki; Bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir; aileniz, çocuklarınız, sıhhatiniz, arkadaşlarınız, inancınız ve sizin için önemli olan şeylerdir. Şayet diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur.O çakıl taşları ise daha az önemli olan diğer şeylerdir; işiniz, eviniz, arabanız vs.
Kum ise diğer ufak tefek şeylerdir.
"Şayet kavanoza önce kum doldurursanız..." diye, anlatmaya devam eder, "çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına (yeterli) yer almaz. Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önem arz eden şeylere çevirin. Çocuklarınızla oynayın. Sıhhatinize dikkat edin. Eşinizle yemeğe çıkın. Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin. Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin. Gerisi hep kumdur. Bu ara bir öğrenci parmağını kaldırır ve sorar; "Peki, o iki fincan kahve nedir?" Profesör gülerek: "Bu soruyu sorduğuna sevindim. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar vakit ayırın!"

- Bir küçük dilek : Hayatınızdan tenis topları ve bir fincan kahve içecek dostlar eksik olmasın...

Etiketler: , , , , , ,

posted by Kids at 04:39 0 comments

15 Aralık 2008 Pazartesi

Böyle Sevgi Kaldı mı ?

Gelen kutusunu kurcalarken , bana gelenlerin hepte neşeli iletiler olmadığını gördüm. Aşağıdaki de insanın içini yakan , yüreğini burkan cinsten işte.

*************************************************
"Kan rengi ,kırmızı güllere bayılırdı. Zaten onlarla adaştı da. ROSE ..GÜL...Kocasının sevgili Rose'u Her yıl sevgililer gününü kapının önünde bulduğu enfes fiyonklarla süslü kucak dolusu kırmızı güllerle kutlardı. Hiç aksatmadan. Hatta,eşini kaybettiği yıl dahi kapısı çalınmış.,güller kucağına bırakılmıştı. Tıpkı geçmişte olduğu gibi,küçük bir kartla birlikte. her yıl güllere iliştirdiği karta aynı cümleler yazılıydı.
"Seni geçen sene bugünkünden daha çok seviyorum."
Birden,bunların son güller olduğunu düşündü. Önceden ısmarlanmış olmalıydı .. Öleceğini nasıl bilebilirdi? Zaten her şeyi önceden planlamayı ve yapmayı severdi.
Gülleri özenle içeri taşıdı. Saplarını kesti ,vazoya yerleştirdi. Vazoyu da konsolun üzerine ,eşinin kendisine gülümseyen fotoğrafının yanına koydu. Orada kocasının koltuğunda oturup saatlerce gülleri ve fotoğrafı seyretti. Sesizce.
Bitmek bilmeyen bir yıl geçti. Yapayalnız hüzün dolu bir yıl. Sonra bir sabah kapı çalındı. Tıpkı eski günlerde olduğu gibi. Kırmızı gülleri ,üzerinde küçük kartıyla birlikte eşikteydi. SEVGİLİLER GÜNÜ' nü kutluyordu. Gülleri içeri aldı. Şaşkınlık içinde doğru telefona gitti. Çiçekçi dükkanını aradı. Onu bu kadar üzmeye kimin ne hakkı vardı?
"Biliyorum" dedi,"çiçekci.. Eşinizi geçen yıl kaybettiniz, telefon edeceğinizi de biliyordum .. Bugün size yolladığım çiçekler çok önceden ısmarlanmış , parası da ödenmişti. Hep öyle yapardı zaten. Hiç şansa bırakmazdı.
Dosyamda talimat var. Bu çiçekleri size her yıl yollayacağım. Bir de özel kartı vardı , kendi el yazısıyla .Bilmeniz gerekir diye düşünüyorum .. Ölümünden sonra çiçeklere iliştirmemi istediği kart".. Rose hıçkırıklar arasında teşekkür ederek telefonu kapadı. Parmakları titreyerek zarfı açtı. "Merhaba Sevgilim"diye başlıyordu , kart.

"Bir yıldır ayrıyız. Umarım senin için çok zor olmamıştır. Yalnızlığını ve acılarını hissedebiliyorum. Giden sen kalan ben olsaydım neler çekerdim kim bilir? Sevgi paylaşıldığında yaşamanın tadına doyum olmuyor. Seni kelimelerle anlatılmayacak kadar çok sevdim. Harika bir eştin...Dostum , sevgilim benim. Sadece bir yıldır ayrıyız. Kendini bırakma Ağlarken bile mutlu olmanı istiyorum. Onun için bundan sonraki yıllarda güller hep kapımızda olacak. Onları kucağına aldığında paylaştığımız mutluluğu düşün. Seni hep sevdim. Ama yaşamalısın. Devam etmelisin. Lütfen...Mutluluğu yeniden yakalamağa çalış. Kolay değil, biliyorum ama bir yolunu bulacağına eminim. Güller, senin kapıyı açmadığın güne dek gelmeye devam edecek. O gün çiçekçi beş ayrı zamanda gelip kapıyı çalacak, eve dönüp dönmediğini kontrol edecek. Beşinciden sonra emin olarak gülleri ona verdiğim yeni adrese getirip , seninle yeniden ve ebediyen kavuştuğumuz yere bırakacak."
.

posted by Kids at 23:22 1 comments

14 Aralık 2008 Pazar

Portakal Kabuğu Deyip Geçme....

Bir de şu "bu maili en az şu kadar kişiye gönder, 3 gün içinde başına çok güzel şeyler gelecek" türünde mailler vardır. Bu da onlardan biri ama en azından yalnızca "gönder" diyor , her hangi bir vaadde bulunmuyor...
İşte karşınızda bir portakal kabuğu eseri... :D

içimi bir bilsenn...




içimde koca bir dünya taşıyorum..



benim dünyam paylaşılabilir.. bu dünyayı seninle paylaşabilirim...



senin dünyanıda paylaşabilirim...




ona yer açabilirim..




benim olmanıı...




elimi tutmanı....



sana şöyylee sarılıp uyumayı istiyorum...



seni kocamannn seviyorummmm...



seninle olunca keyfime diyecek yok....



hayır... beni yüz üstü bırakıp gidemezsinnn...



peki öyle olsun..hoşçakal..



bu maili şu an aklından geçen veya yanında olamayan 5 kişiye gönder... belki o kişiyle görüşür veya onun da aklından şu an sen geçiyorsundur ...zaman kaybı sanma hiç olmassa karşındakine sıcak bi gülümseme vermiş olursun ...
.
posted by Kids at 21:39 0 comments

Yönetim Dersleri

Yönetim dersleri 1:
Bir gün bir tavşan, ağaç dalında boş boş oturan baykuşa sordu; Senin gibi bütün gün boş boş oturabilir miyim? Baykuş; Tabi, neden olmasın.Tavşan da öyle yaptı. Birdenbire bir kaplan ortaya çıktı ve tavşanı yedi.
Bu hikayenin ana fikiri:
Boş boş oturmak için çok çok yüksekte oturuyor olmanız gerek.

Yönetim dersleri 2:
Hindi: Bu ağacın en üst dalına çıkmak istiyorum ama hiç gücüm yok...
İnek: Neden benim dışkımdan biraz yemiyorsun? Onlar besin deposudur.
Hindi bir parça dışkı yedi ve gerçekten bunun ilk dallara ulaşacak kadar enerji verdiğini farketti. Ertesi gün biraz daha yedi ve ikinci dala ulaştı. Birkaç gün sonra ağacın en üstüne çıkmayı başardı. Aniden bir çiftçi ağacın tepesindeki hindiyi farketti ve onu vurdu.
Bu hikayenin ana fikiri:
B.k yemek sizi en üste çıkartabilir. Ama orada kalmanızı sağlamaz.

Yönetim dersi 3:
Vücut ilk kez bina edildiğinde hangi organın müdür olacağı tartışması başlamış. Beyin; vücudun bütün işlevlerinin kendisine bağlı olduğunu, o olmazsa vücudun yaşayamayacağını söylemiş.Ağız; yemek yemezse vücudun açlıktan öleceğini söylemiş. Eller; dışarıdaki bütün işi yapan kendisi olduğunu söylemiş. Birden G.t ortaya atlayıp müdürün o olması gerektiğini söylemiş.Bütün organlar ona gülmüş. Buna kızan g.t faaliyetlerini durdurmuş. Bir gün ,iki gün derken organlar artık dayanamamışlar ve g.t müdür olmuş.
Bu hikayenin ana fikiri:
Müdür olmanız için beyne sahip olmanız gerekmiyor.Herhangi bir g.t bunu yapabilir.

Yönetim dersleri 4:
Küçük bir kuş kışı geçirmek üzere güneye gidiyordu. Hava çok soğuktu ve kuş donarak yere düştü.Tam yere çakılacağı sırada ,az önce oradan geçen ineklerden birinin bıraktığı dışkının içinde buldu kendini. Donmak üzere olan kuş dışkının sıcaklığıyla ısındı. Çok mutlu oldu, neşe içinde şarkı söylemeye başladı. Oradan geçmekte olan bir kedi kuşun sesini duydu. Onun nerde olduğunu keşfetmekte gecikmedi. Kuşu dışkıdan sıyırdı ve yedi.
Bu hikayenin ana fikiri:
1 Üzerinize b.k atan herkes düşmanınız değildir.
2 Sizi b.ktan kurtaran herkes dostunuz değildir.
3 B.kun içine düştüyseniz çenenizi kapalı tutun.
posted by Kids at 03:43 0 comments

Bu Numara , 1 Numara

AYAKKABI NUMARANI SÖYLE, SANA KAÇ YAŞINDA OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM...

Şimdi ayakkabı numaranızı 5 ile çarpın,

çıkan sonuca 50 ekleyin

çıkan sonucu 20 ile çarpın

çıkan sonuca 1005 ekleyin

ve son olarak doğum yılınızı çıkartın ,

SONUÇ : ilk iki rakam ayakkabı numaranız son iki rakam yaşınız

Yaaaaaa

NABEEEEEER......!


.
posted by Kids at 02:47 0 comments

12 Aralık 2008 Cuma

İlginç Poşet Tasarımları
















posted by Kids at 15:27 0 comments

Merhaba

Bugün , bilgisayarın başına oturduğumda , aklımda hiç de bir blog çalışmasına girmek falan yoktu. İstediğim tek şey , bana gelen mailler arasında temizlik yapmak , deyim yerindeyse gırtlağına kadar dolmuş olan "inbox"ı biraz rahatlatmaktı.
Ama gördüm ki , öylesine neşeli , öylesine ilginç iletiler almışım ki , hiç birini silmek içimden gelmedi. Onları silmeye kıyamıyorum , ama mademki posta kutumda da tutamıyorum , o halde biraz daha benimle kalmalarını , üstelik başkaları ile de paylaşılmalarını sağlayayım dedim ve bu blogu açtım.
Hepimize bir şekilde ulaşan bu ilginç , video , reklam , yazı , resim , v.s. türündeki iletilerden bazılarını buraya koyarken , aynı zamanda sizlerden gelecek olan postalara da açık hale getirmenin yolunu arıyorum...
Sizin posta kutunuzdan taşanlarıda burada yayınlanmak üzere bana göndermeniz dileği ile....
posted by Kids at 14:35 0 comments