Fikrimuhim.com














Posta Kutusundan Taşanlar

8 Nisan 2009 Çarşamba

Google Reklamları Gizlilik Politikası

banagelen.blogspot.com'da Google Adsense reklam sistemi kullanmaktadır. Bu sistem Google tarafından İçerik için AdSense reklamlarının görüntülendiği yayıncı web sitelerinde sunulan reklamlarda kullanılan DoubleClick DART çerezi içerir. Üçüncü taraf satıcı olarak Google, sitemizde reklam yayınlamak için çerezlerden yararlanır. Bu çerezlerini kullanarak kullanıcılarımıza, sitemize ve İnternet'teki diğer sitelere yaptıkları ziyaretlere dayalı reklamlar sunar. Kullanıcılar Google reklam ve içerik ağı gizlilik politikasını ziyaret ederek DART çerezinin kullanılmasını engelleyebilirsiniz. Google Web sitemizi ziyaret ettiği zamanlarda reklam hizmeti vermek için üçüncü taraf reklam şirketlerini kullanmaktadır. Söz konusu şirketler, bu sitelere ve diğer web sitelerine yaptığınız ziyaretlerden elde ettikleri (adınız, adresiniz, e-posta adresiniz veya telefon numaranız dışındaki) bilgileri ilginizi çekecek ürün ve hizmetlerin reklamını size göstermek için kullanabilir. Bu uygulama hakkında bilgi edinmek için ve söz konusu bilgilerin bu şirketler tarafından kullanılmasını engellemek üzere seçeneklerinizin neler olduğunu öğrenmek ve daha fazla bilgi için NAI Self-Regulatory principles for publishers (PDF) belgesinin A Eki'nden yararlanabilirsiniz.
posted by Kids at 02:12 0 comments

1 Nisan 2009 Çarşamba

Başarının Sırrı

Başarının sırrını bulmaya heveslendik ya bir kere , bir kaç formül üstünde duralım istedim.İşte bunlardan biri .
Eğer , alfabede ki her harfin bulunduğu sırayı , aynı zamanda o harfin rakamsal değeri olarak düşünürsek...deyip başlayalım işlemlere. Ve heyecanla bu formül ile BAŞARININ SIRRI'nı keşfedelim.




Offf - offff......bunca eğitim , bunca zeka , bunca azim , yine boşa gitti desenize.....
posted by Kids at 03:32 0 comments

22 Mart 2009 Pazar

İngilizce Öğrenenler İçin Organik Kaynak

++
İngilizce Öğrenenler için Organik Bir Kaynak:

Yeminli Sözlük Organik Çeviri Yöntemiyle İngilizce Hazır çevrilmiş İngilizce Türkçe Cümleler üzerinde çalışarak İngilizce öğrenin! 1 yıl kadar önce yeminli tercümanlar tarafından kurulan Yeminli Sözlük sitesinin amacı İngilizce öğrenenlere ve çeviri yapanlara bilmedikleri kelimeler ve cümle içinde nasıl kullanıldıkları ile ilgili yardımcı olabilmek. Sitenin arama çubuğunda arama yapıldığında -kelimenin anlamı ile birlikte- aranan kelime ile ilgili çevirisi yapılmış cümleler de listeleniyor. Site sayesinde, İngilizce öğrenmeye çalışanlar artık birçok cümleyi çevirisi yapılmış olarak bulabilecek ve çeviri yöntemiyle İngilizce çalışabilecekler! Yeminli Sözlük, daha şimdiden tüm Kolej, Üniversite, İngilizce Hazırlık ve Dershane öğrencilerinin başucu sitesi oldu. Birçok kişi, iletişim sayfası üzerinden siteye ulaşarak İngilizce öğrenmelerine katkıda bulundukları için site yönetimine teşekkürlerini iletiyor. Kelimelerin İngilizce cümleler içinde nasıl kullanıldığı konusunda sıkıntı çektiklerini söyleyen öğrenciler, sitenin kendileri için bir Hazine olduğunu ifade ediyorlar! Sitede ayrıca hediyeli çeviri yarışmaları ve kampanyaları da düzenleniyor. İngilizce bilginize güveniyorsanız, sitede ‘çeviri sanattır’ yazarak arama yapıyorsunuz ve çevirisi yapılmamış cümleleri çevirerek puanlar kazanabiliyorsunuz.
Yeminli Sözlük: Milyonlarca Hazır Çevrilmiş Cümle
http://www.yeminlisozluk.com
Örnek Sayfalar:
http://www.yeminlisozluk.com/index.php?kelime=atasözleri http://www.yeminlisozluk.com/index.php?kelime=özlü+sözler
++
posted by Kids at 00:48 0 comments

5 Mart 2009 Perşembe

Teknik Servis Muhabbetleri.






Hani bilgisayar gitgide yaygınlaştı ya, hani çocuklar daha adlarını söyleyemezken, Pc.başında oyun "level" lerini birer birer tamamlamaya başladılar ya, teknik servislerin işi geçmişe göre biraz daha azalmıştır diye düşünme gafletinde bulunmuştum. Teknik Serviste çalışan bir arkadaşım ara sıra acaip diyalogların olduğunu anlatırdı da ,"yok canım, o eskidendi , artık böyle şeyler olmaz" diye düşünür, benimle kafa buluyor sanırdım. Ama galiba yanılmışım. Baksanıza bu ileti 2 gün önce geldi.Yani günümüzün "müşteri ve teknik servis" muhabbetleri :
***

Müşteri : Merhaba, ben Ayşe. Disketimi yuvasından çıkaramıyorum da...
Teknik destek servisi: Çıkartma düğmesine bastınız, değil mi?
Müşteri : Elbette. Sıkıştı herhalde.
Tek.Des: Tamam hanımefendi, not alıyorum. Bir arkadaş gelir bakar.
Müşteri : Bi dakka! Disketi henüz yuvasına koymamışım, masanın üzerinde duruyor. Afedersiniz.
***
Tek.Des: Nasıl bir bilgisayarınız var Ömer bey?
Müşteri : Beyaz
***
Tek.Des: Ekranınızın solundaki 'Bilgisayarım' ikonunu tıklar mısınız?
Müşteri : Sizin solunuz mu, benim solum mu?
***
Tek.Des: Günaydın. Size nasıl yardımcı olabilirim?
Müşteri : Merhaba. Yazıcım çalışmıyor da...
Tek.Des: Anladım. 'Başlat' tuşuna basar mısınız?
Müşteri : Bak dostum! Ben Bill Gates değilim. Bana öyle teknik konuşma!
***
Müşteri : Merhaba. Ben Aysu. Bilgisayarımdan çıktı alamıyorum.Her deneyişimde 'yazıcı bulunamıyor' diye bir ikaz yazısı çıkıyor. Yazıcıyı kaldırdım ekranın önüne koydum, hâlâ 'yazıcı bulunamıyor' diyor.
***
Müşteri : Yazıcımdan renkli çıktı alamıyorum. Bir şeyi eksik mi yapıyorum acaba?
Tek.Des: Yazıcınız renkli mi?
Müşteri : Aaah! Afedersiniz ya...
***
Tek.Des: Şimdi ekranınızın üzerinde ne var hanımefendi?
Müşteri : Eşimin doğum günümde hediye ettiği ayıcık. Niye?
***
Müşteri : Klavyem çalışmıyor.
Tek.Des: Bilgisayara bağlı mı acaba?
Müşteri : Bilgisayaın arkasına ulaşamıyorum.
Tek.Des: Klavyenizi elinize alın ve on adım geri gidin.
Müşteri : Tamam.
Tek.Des: Klavye sizinle geldi mi?
Müşteri : Evet.
Tek.Des: Bu, klavyeniz bilgisayara bağlı değil demek oluyor.
Müşteri : A-a! Masada bir klavye daha var... Hah! Bu çalışıyor.
***
Tek.Des: Şifrenizi söylüyorum: küçük c, büyük a, küçük n, 7
Müşteri : 7 büyük mü, küçük mü?
***
Müşteri : Mail adresime giremiyorum.
Tek.Des: Parolanızı doğru girdiniz mi acaba? Müşteri : Tabi. Gönderdiğiniz elemanın girdiği parolanın aynısı girdim.
Tek.Des: Arkadaşın girdiği parola neydi?
Müşteri : Beş yıldız.
***
Tek.Des: Hangi anti-virüs programını kullanıyorsunuz efendim?
Müşteri : Windows
Tek.Des: O anti-virüs programı değil efendim.
Müşteri : Afedersiniz; internet explorer`dı.
***
Müşteri : Çok büyük bir problemim var. Arkadaş bilgisayarıma bir ekran koruyucu koydu. Ama mouse`ı oynatınca kayboluyor ya!
***
Tek.Des: Buyurun efendim?
Müşteri : Eee! İlk defa mail gönderiyorum da...
Tek.Des: Tamaam! Ben size yardım edeyim.
Müşteri : Adresteki 'a'yı yazdım da,çevresine daireyi nasıl çizeceğim?


Kıssadan hisse:
" Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler." [Mevlana]
.
posted by Kids at 00:53 1 comments

26 Şubat 2009 Perşembe

"I Love Blog Your Blog" Ödülü.



Uzun zamandır, buralara uğramıyordum.İş güç derken , biraz ihmal mi ettim , yoksa kendimce ara mı verdim bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki ; o da daha paylaşılacak çok mail olduğu. Paylaşılacak mail çok da , ah bir de onları buraya yazacak biri olsa :)
Bu sabah , bloguma bir göz atayım,sağı solu biraz dolaşayım dedim.İşte o zaman gördüm, yani dolaşırken ilişti gözüme.Mavimantar 'dan bir ödül gelmiş bana , "I love your blog" ödülü. Üstelik az yazdığımı bildiğinden dolayı "teşvik amaçlı" demiş.
Sevgili mavimantar, bu güzel ödül için çok ama çok teşekkür ederim.
Kurallar gereği benimde yedi bloga bu ödülü vermem gerekiyor muş ya...Ben bu yedi ile sınırlı kalmadan, benim bloguma erişen herkes ile (blogu olsun olmasın) paylaştığımı belirtmek istiyorum.
Yani yalnızca blogunuzu değil , sizleri seviyorum diyorum.
posted by Kids at 13:40 0 comments

10 Şubat 2009 Salı

Sende Gör !

Yeni post girmeyeli epey olmuş.Aslında posta kutusu ağzına kadar bir türlü vaz geçemediğim iletilerle dolu.Neyse işte , yavaş yavaş boşaltıyorum.İşte size bir "Çok yaşa " vakası.

Sen de gör..
Hapşırdıktan sonra birbirlerine 'çok yaşa' diye dilekte bulunan Türkleri uzun zaman izleyen Amerikalı bir mesai arkadaşımız nihayet bir gün dayanamayıp sordu:
"Neden biriniz hapşırıp 'Bless you' (çok yaşa) dendiğinde "Send a girl" diyip duruyorsunuz? "
.

.

Etiketler: , ,

posted by Kids at 22:17 0 comments

12 Ocak 2009 Pazartesi

Günün Hikayesi


Ders alınacak bir eşek hikâyesi


Günlerden bir gün, köylerden birinde, bir adamın eşeği kör kuyulardan birinin içine düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer diye sormayın. Eşek bu, düşmüş işte.
Hayvancık saatlerce acı içinde kıvranmış, anırmış, sesini duyurmaya çalışmış. Derken eşeğin sahibi gelmiş kuyunun başına.
Bakmış zavallı eşek kuyunun dibinde melül mahzun bakınıyor. Üstelik de yaralı. Bir hal çaresi düşünürken bir koşu gidip köylüleri yardıma çağırmak gelmiş aklına.
Ne yapsak, ne etsek de şu eşeği kuyudan çıkarsak derken, bakmışlar ki hayvan zaten yaralı, belki de kırık çıkığı da var, çok acı çektiği de belli, artık kurtarılsa da işe yaramaz düşüncesiyle çıkarmaktan vazgeçmişler ve üzerini toprakla doldurmaya karar vermişler. Herkes eline geçirebildiği ne varsa başlamışlar kuyuyu toprakla doldurmaya.
Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları her seferinde silkinerek üzerinden atmış. Onlar yukarıdan atmış, eşek silkelenerek her defasında toprağı altına almış.
Derken, ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her defasında biraz daha yükselmiş ve giderek yukarıya çıkmaya başlamış eşek. Köylüler de şaşırmışlar hayvanın giderek yükselmesine. Onlar atmış eşek yükselmiş derken neticede hayvan yukarıya çıkmayı başarmış.

Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Üstümüzü toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla baş etmenin tek yolu sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmaktır. Aydınlığa bir adım daha yaklaşmaktır. Kör kuyuda olsak bile!"
posted by Kids at 20:07 4 comments

4 Ocak 2009 Pazar

Hayır Yaaaa....

Belki bu eski bir iletidir ama bana yeni geldi.
Çocuklar her daim güzeldir.Onların gözlerindeki bir damla yaşa bile insanın yüreği dayanmaz. Ama bu sevimli insan fidelerinin aşağıdaki halleri sizi güldürecek...

**************************
Patron gelir ve bu sene size prim, zam yok derse, ne yapmalısınız ???

EĞER O DA İŞE YARAMAZ İSE

posted by Kids at 23:37 0 comments

1 Ocak 2009 Perşembe

Benim Paraşütlerimi Hazırlayan Özel İnsanlara...

Yılın bu ilk gününe biraz anlam katalım ve küçük bir yolculuk yapalım ; iç yolculuk.
Düşünün bakalım kimler sizin paraşütünüzü hazırlıyor, siz kimlerinkini hazırlıyorsunuz, samimi bir şekilde cevaplayın.

***************************************

PARAŞÜTÜNÜZÜ KİM HAZIRLIYOR?...

Charles Plumb Vietnamda uçmuş,ABD Hava Harp Okulu mezunu bir pilottu.
Savaş sırasında yaptığı 75.inci uçuşta ,yerden havaya atılan güdümlü bir füze tarafından vuruldu.Derhal kendini fırlatıp paraşütle bir ormanın içine düştü.Kısa bir sure sonra da Vietkonglar tarafından yakalandı ve tam 6 yıl Kuzey Vietnamda esir olarak tutuldu. Bugün Charles Plumb yaşadığı bu tecrübe hakkında insanlara ders vermektedir.Bir gün Charles ve eşi restoranda yemek yerlerken bir adam masalarına yaklaşır ve şaşkınlık içinde çığlık atar:
-Aman Allahım ! sen Plumb'sın .Vietnamda jet pilotuydun ,Kitty Hawk havaalanından.Uçağın düşmüştü!
-Evet ama sen nereden biliyorsun bunu ? der eski pilot Plumb.
-Biliyorum çünkü uçuş öncesi senin paraşütünü ben hazırlamıştım.
Plumb hayretler içindeydi.Adam elini Plumbun omuzuna atar:
-Anladığım kadarıyla paraşüt işe yaramış .
Plumb, evet anlamında kafasını sallar.Eğer işe yaramasaydı şu anda burada değildim.Plumb o gece ,restoranda masaya gelen adamı düşünmekten uyuyamaz.
Savaş sırasında çoğu kez gördüğü bu adamla bir kez olsun konuşmadığını düşünür.Çünkü o bir savaş pilotu, adamsa paraşüt hazırlayan basit bir askerdir sonuçta.
Oysa o asker ,uzun tahta bir masada saatlerini harcayarak ,dikkatle katladığı paraşütlerle ,her seferinde hiç tanımadığı bir insanın kaderini ellerinde tutuyordu.Bu olaydan sonra verdiği derslerde Plumb dinleyicilere hep aynı soruyu sormaya başladı:
-Paraşütünüzü kim hazırlıyor?
Tüm hayatı boyunca ihiyaç duyduğumuz her şeyi bir başkasının hazırladığı biz modern dünyanın insanlarına sorulabilecek en anlamlı sorulardan biri de bu belki de....Yaşamaya devam etmemizi sağlayan sayısız paraşütler var hayatımızda, her defasında bir başka insanın bizim için hazırladığı , maddi paraşütler, manevi paraşütler, duygusal paraşütler, ruhsal paraşütler...Sahip olduğunuz en büyük yeteneği kim kazandırdı size ,veya düşünce yapınızı kim şekillendirdi?Kimler size moral verdi zor zamanlarınızda , ya da hayata dair manevi değerlerin farkına varmanızı kimler sağladı? Hayatınız boyunca paraşütünüzü hazırlayan kimlerdi? İşte onlar hayatımızı borçlu olduğumuz insanlardır.
Peki siz kimlerin paraşütünü hazırlıyosunuz?, düşündünüz mü?

Etiketler: , , , , ,

posted by Kids at 20:47 0 comments

26 Aralık 2008 Cuma

Bir Otomobil Hikayesi

Bu mail, biraz daha yakın tarihli, en azından 2008'de gelenlerden.
Günümüzün gözde otomobillerinden biri olan Citroen hakkında , oldukça ilginç bir bilgi. Doğru olup olmadığını bilmiyorum. İşin açıkcası doğruluğunu araştırmadım.Ben, bana gelen maili yazayım, merak eden konuyu araştırsın. Hatta burada bizimle paylaşsın...

***************************
Citroen 'in Logosunu Oğlunun anısına yaptı
* Citroen Logosunun çok enteresan bir hikâyesi var. Citroen'i yapan bu kişinin amacı Mercedes gibi büyük firmalara kafa tutmakmış. Sırf bunun için yaptığı arabada çok sıra dışı özellikler varmış. Mesela yaptığı otomobil 3 tekerlek üzerinde bile çok rahat hareket edebiliyormuş.
* Mucit, yaptığı arabanın maksimum hızdayken bile virajın sertliği ne olursa olsun hiçbir virajda savrulmayacağını iddia ediyormuş.
* Ardından bu adam söylediği o maksimum hızda arabasını savuran biri olursa, o kişi arabadan sağ çıktığı takdirde kişiye bedava araba yapıp vereceğini de iddia etmiş. Çok insan denemiş, ama savurmayı başaramamışlar.
* Sonunda adamın çavuş olan oğlu denemeye karar vermiş. Denemiş ve savurmayı başarmış. Ama savrulmanın etkisiyle feci şekilde can vermiş. Adam bunun sonunda oğlunun anısına oğlunun askeriyedeki çavuş rütbesinin işaretini bu arabaya logo yapmış .


Etiketler: , , , , ,

posted by Kids at 21:09 2 comments

25 Aralık 2008 Perşembe

Doğalgaz da indirim...

Bugüne kadar bana gelen eğlenceli maillerin hiç biri, bu haber kadar güldürmedi beni...Bu yüzden bugün bu haberi atlamak istemedim.

"Ankara'da Doğalgaza indirim yapıldı"... Ya , valla bundan daha komedi bir haber olamaz...
Haberin aslı burada . “Ankara'da doğalgaza indirim yapıldı. Ama indirim mi şaka mı anlaşılamadı. Ankara'ya yapılan doğalgaz indirimi 0,000544 YTL...”
Şimdiii…ey şanslı (!) Ankaralılar , hemen çarşıya – pazara – alışveriş merkezlerine atın kendinizi. Faturalarınızdaki indirimin cüzdanınıza yapacağı katkıyı derhal ekonomiye sürün ki , piyasa canlansın, büyüme hızımız ivme kazansın , kısaca teğet geçen krizi daha da bir kolay atlatalım ….

Yukarıdaki "Delik El " karikatürü buradan alınmıştır.

Etiketler: , , ,

posted by Kids at 22:10 0 comments

23 Aralık 2008 Salı

Bugün Şanslı Günüm...

Merhaba.
Hep "Posta Kutusundan Taşanlar" ı yazacak değilim ya. Bu sefer de "Günümden Taşanlar"ı yazayım...
Üyesi olduğum bir forum sitesinde dolaşırken , forum üyelerinden birinin sitesine girip bir bakayım dedim...Orada gördüm Oltaat.com ilanını...Balık tutmayı oldum olası severim ya , sanalda balık tutmak nasıl olaki deyip daldım.
Ha, benim sandığım gibi sanal balık tutmak değilmiş ama , hadi "rast gele" deyip , attım oltayı...Bir , iki derken ....hoopppp, benim oltaya 50 kontör takıldı.Tam da kontörlerim suyunu çekmek üzereyken , bu 50 kontör çok iyi geldi valla. :)
Desenize bugün "şanslı" günümdeyim....

Etiketler: , , ,

posted by Kids at 21:44 0 comments

Halatta 11 Kişi Olursa...

Aşağıdaki ileti beni en çok güldürenlerden biri.
Bana geldiğinde iletinin en altında bir not vardı , hiç bir değişiklik yapmadan aynen şöyle :
"Bu hikayeyi akıllı bir kadına gönderin ki bugün gülümsemek için bir nedeni olsun. Tüm erkeklere de gönderin ki hayatın gerçeğini bir kez daha anlasınlar..."

************************************
11 kişi bir helikopterden sarkan halata asılıdırlar. 10 erkek ve bir kadın. Halat herkesi taşıyacak kadar güçlü olmadığı için birinin bırakması gerektiğine karar verirler yoksa düşeceklerdir. Bu kişinin kim olacağına karar veremezler, ama o anda kadın çok etkileyici bir konuşma yapar.Tamamen gönüllü olarak ipi bırakabileceğini söyler. Çünkü bir kadın olarak, kocası için, çocukları için ve aslında genelde erkekler için her şeyi bırakmaya alışık olduğunu söyler, hem de karşılıksızca...
Hikayesini bitirir bitirmez, tüm erkekler onu Alkışlamaya başlarlar....:)))))
.

Etiketler: , , , , ,

posted by Kids at 01:06 1 comments

21 Aralık 2008 Pazar

İletmezsen ölümü gör :)))))

Bu mail gerçekten de bugün ki halime en uygun olanı...Bu blogu açma nedenlerimden biri.

************************************

Bu zamana kadar bana zincir e-posta gönderen tüm dost ve arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim;

* Sayelerinde tuvalet temizlemekte kullanıldığı öğrendiğim kolayı içemez oldum.
* Aids virüsü taşıyan iğneler kıçıma batar korkusuyla sinemaya gidemez oldum.
* Deodorantlar kanser yapıyor diye sayelerinde artık bir domuz gibi kokmaya başladım.
* Telefon hattımı kullanıp bana borç takarlar korkusuyla telefonlara da cevap vermiyorum.
* İçinden fare ya da fare zehiri çıkar diye hiçbir kutu içeceği içmiyorum.
* Çok sevdiğim içkime ilaç koyup beni uyuturlar,organlarımı çalarlar ve buz dolu bir küvetin içinde uyanırım diye bana yaklaşanları da tersliyorum.
* Neyim var neyim yoksa satıp hastanede yatan ve büyük ihtimalle ölmek üzere olan çocuklara yatırmayı düşünüyorum.
* Mail listesine katılırsam alacağım söylenen para, bilgisayar, cep telefonu ya da gezileri beklemekten de evden dışarı çıkamaz oldum.
* Tuz Gölü'ne Konya'nın katkılarından dolayı yemeklerim tuzsuz tatsız.
* Msn paralı olacak;Adam yeşerecek mi,sararacak mı beklemekten de gına geldi.
* Excel hala ne zaman emekli olacağımızı da bildirmedi.
* Bir maili forward etmedim, başıma ne belalar gelecek diye korkuyla beklemekten ruh sağlığımı da kaybettim.
* Multipl skleroz olunuyormuş diye diyet ürünleri düşmanıma bile tavsiye etmiyorum.
* Yerli malı kullanacağım derken marketlerde barkodu 869 ile başlayan ürünleri aramaktan da gözlerimin biraz daha bozulduğunu farkettim.
* Sevgili dost ve arkadaşlarımdan gelen;
'lütfen okuyunuz', 'çok önemli', 'aman virüse dikkat', 'bilmem kim para dağıtıyor', 'en az beş kişiye yolla', 'inanmadım ama doğruymuş', 'kişiliğini test et', 'tıkla para yolla, tıkla yardım et', 'bilmem kim seni gözetliyor', 'bilmem kime mail at, haddini bildir', 'onu yeme bunu ye' şeklinde başlayan kerameti kendinden menkul, nev'i şahsına münhasır bu mailler sayesinde hep beraber 'kafayı çizme'ye ne kadar yakın olduğumuzu da müşahade etmiş oldum.

ŞİMDİ: Eğer bu maili 60 saniye içinde 1200 kişiyegöndermezsen;
Bilesin ki bir kuş sabah akşam kafana mıçacak ve hayatı sana dar edecektir.

Bir Dost...
.

Etiketler: , , , , , ,

posted by Kids at 01:11 0 comments

20 Aralık 2008 Cumartesi

Pes Artık....!!!

Aşağıda ki telefon konuşmasını dinleyin...Duyduklarınıza inanamayacaksınız...
Ne diyeyim ... Pes artık...!!!

posted by Kids at 01:37 1 comments

19 Aralık 2008 Cuma

Evlilik Programı -Son sürüm - hemen yükle....

Evlilik Programı Satış Sonrası Teknik Destek Servisi
---------------------------------------------------------------------


Değerli Teknik Servis,
Geçen yıl aldığım "Erkek Arkadaş 5.0" programını "Koca 1.0" seviyesine yükselttim. Ama tüm sistem performanslarında bir yavaşlama söz konusu, özellikle "Erkek Arkadaş 5.0" bölümünde bulunan "Çiçek 8.0"ve "Mum Işığında Yemek 6.3" işlemleri "Koca 1.0" programında yok.. "Koca 1.0" programı devreye girince bir çok program devre dışı kaldı. "Romantizm 9.5" ile "Özel İlgi 6.5" kesinlikle devre dışı, ama bunun yerine "Sınırsız TV 0.4" ve "Maraton 1.35" sürekli çalısıyor. "Sohbet 8.0" ve "Ev Temizliği 2.6"yi çalıştırınca da sistemi çökertiyor. Yüklediğim "Kavga 5.3", "Evi Terk Et 3.2" programları da hiç fayda etmedi. "Koca 2.0" sürümünü yüklesem işe yarar mı?
Sizce ne yapmam gerekiyor?
İmza Umutsuz

=========================
Teknik Servis'ten Umutsuz'a ..
=========================

Sayın Umutsuz,
Bir kere bu olayı şöyle görmeniz gerek "Erkek Arkadaş 5.0" bir eğlence paket programıdır, "Koca 1.0" ise başlı başına bir işletim sistemi. İnternet tarayıcınıza"www.beni sevdiğini düşünüyordum.html" komutunu yazarak, download bölümünden "Göz Yaşı 6.2"' programını indirin ve "Suçlu His 3.0"'i güncellemeyi unutmayın. Eğer bu uygulamalar doğru sonuç verirse "Çiçek 2.0" ile "Mum Işığında Yemek 2.1" kısa bir süre için devreye girebilir. Ama sakın bunları çok sık uygulamaya koymayın yoksa "Koca 1.0" otomatik olarak koruma programı olan "Sessizce Surat Asma 2.5" i devreye sokar. Ama ne yaparsanız yapın kesinlikle "Kaynana 1.0"'ı çalıştırmayın. (Ekran görüntüsünü bozan ve sistem kontrolünü kaybettiren bir virüs kendiliğinden ortaya çıkar). Ayrıca "Erkek Arkadaş 5.0" i kesinlikle yeniden yüklemeyin. Bu kabul edilmez uygulama ciddi sorunlar yaşatabilir ve "Koca 1.0" bunu kaldıramaz. "Koca 2.0" ise size ek yük getirmekten başka ise yaramaz. Kısacası "Koca 1.0" çok güzel bir işletim sistemi, ama sınırlı hafızaya sahip ve yeni uygulamaları hemen kavramaya müsait değil. Performans arttırıcı ek programlar tavsiye ederiz. Örneğin, "Sıcak Yemek 3.0" ve "Sevgi Sözcükleri 7.7" çok faydalı olur.
İyi Şanslar.
Teknik Servis
.

Etiketler: , ,

posted by Kids at 00:53 1 comments

17 Aralık 2008 Çarşamba

İşte Bu Süperrrr...!!!

New York Times'da yayınlanan, bir müşterinin bankasına yazdığı mektup :

Sayın Banka Yetkilisi,
Ben 86 yaşında bankanızda hesabı olan bir müşterinizim.
Geçen gün, tesisatçıma 100 dolar'lık bir çek yazdım. Bu çeki kendisi her nasılsa 3 nanosaniyede bankanıza iletmiş olmalı ki, bankanızda değerlendirdiğim fonlardan bu miktar kadarını bozduramadan hesabımdan karşılığı alınmış. Tabii ki hesabımda o an için para olmadığından 30 dolar da faiz ve ceza alınmış. Oysa fonlarımda 1.000.000 dolar vardı.Bu durumu şikayet etmek istediğimde, bankanız telefonunda kişiliksiz, terbiyesiz, banda kaydedilmiş ve yüzsüz bir hanım sesiyle yarım saate yakın boğuştum. Arada müzikler dinledim ve 28 kere değişik tuşlara basmak zorunda kaldım. Ama kimseye ulaşamadım. Bildiğiniz gibi her ay binlerce dolarlık faturalarım, mortgage kesintilerim, kredi kartı ödemelerim var.Bunların hepsinin hesabımdan yapılan otomatik ödemelerini şu andan itibaren İPTAL ediyorum. Bundan böyle, sizden etten kemikten yapılmış dediğimi anlayan ve ingilizce bilen bir müşteri temsilcisi istiyorum. Anlayışla karşılarsınız ki, karşınızdakine en iyi iltifat, onu taklit etmektir.Ben de sizin gibi yapacağım. Müşteri temsilciniz her ödeme için beni arayacak, ve 28 haneden az olmayan benim vereceğim bir şifreyi tuşlayacak. Sonra da, eğer
1 tuşlarsa benden randevu alacak,
2 tuşlarsa bir ödeme ile ilgili mesaj bırakabilecek,
3 tuşlarsa oturma odama bağlanacak, oradaysam cevap vereceğim,
4 tuşlarsa ve uyumuyorsam yatak odama bağlanacak ve benimle görüşebilecek,
5 tuşlarsa tuvalete,
6 tuşlarsa cep telefonuma ulaşacak,
7 tuşlarsa bilgisayarıma bir mesaj bırakabilecek.
8'e tuşlarsa bunları yeniden dinleyebilir. Arada beklemeler olursa, size söz, elimdeki eski plaklardan ve gramofonumdan güzel bir müzik parçası da dinleteceğim ona.Yalnız sizden ricam, bu işlemler için seçeceğiniz personelinizin kimlik bilgisini, anne kızlık soyadını, noterden alınmış imza sirkülerini ve tapuları dahil mali bilgilerini bana iletmeniz. Bir de sizin gibi bir sözleşme hazırladım. 8 sayfa. Sizinki 42 sayfaydı, ben insaflı davrandım. Bu sözleşmeyi de bana atayacağınız müşteri temsilcisi, bankanız şube müdürü ve bankanız yönetim kurulunun imzalaması ve bana iadeli taahhütlü göndermesi. Bu sözleşme elime geçtikten sonra müşteri temsilcinize kendi belirleyeceğim 28 haneli şifreyi göndereceğim. Bu şifre de her ay değişecek pek tabii ki.
Özür dileyerek bu sözleşme ve işlemler için sizden masraf olarak her ay 20 dolar da talep edeceğim. İşbu şartları yerine getirememe durumunuz varsa, lütfen 1.000.000 dolarımı nakit olarak hazırlayın, yarın alıvereyim.Size hayırlı işler diler, en kısa zamanda bana ulaşmanızı rica ederim.
Saygılarımla.
Müşteriniz...
.
Not: Bende aynısını bankaya söylemeyi düşünüyorum.Gerçi benim hesabımdaki meblağ, müşteri temsilcisinin bu talebe katıla katıla gülmelerini sağlar ama, olsun...:D
.

Etiketler: , , ,

posted by Kids at 20:55 0 comments

Bir Fincan Kahve

Ne zaman hayatında bazı şeyler taşınamaz hale gelirse, ne zaman 24 saat kısa gelmeye başlarsa, O zaman kavanoz ve 2 fincan kahveyi hatırlayınız!
Bir gün bir profesör, masasının üzerinde birkaç kutu olduğu halde felsefe dersindedir. Ders başladığında, hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe bir mayonez kavanozunu alır ve içerisini tenis topları ile doldurur. Ve öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar, Öğrenciler bir ağızdan kavanozun dolduğunu ifade ederler.
Bu sefer profesör önündeki kutulardan bir tanesinden aldığı çakıl taşlarını, çalkalayarak kavanoza döker, böylece çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurur. Ve öğrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadığını sorar, Onlar da "evet" doldu derler.
Tekrar profesör masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Ve tekrar öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar, Öğrenciler de koro halinde "evet" derler.
Bu sefer profesör masanın altında hazır bekleyen 2 fincan kahveyi alır ve kavanoza boşaltır, kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur.
Öğrenciler gülerler!Profesör öğrencilerin gülüşünü destekleyerek "eveet" diyerek; Ben "Bu kavanozun sizin hayatınızı simgelediğini ifade etmeye çalıştım" der. Şöyle ki; Bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir; aileniz, çocuklarınız, sıhhatiniz, arkadaşlarınız, inancınız ve sizin için önemli olan şeylerdir. Şayet diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur.O çakıl taşları ise daha az önemli olan diğer şeylerdir; işiniz, eviniz, arabanız vs.
Kum ise diğer ufak tefek şeylerdir.
"Şayet kavanoza önce kum doldurursanız..." diye, anlatmaya devam eder, "çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına (yeterli) yer almaz. Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önem arz eden şeylere çevirin. Çocuklarınızla oynayın. Sıhhatinize dikkat edin. Eşinizle yemeğe çıkın. Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin. Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin. Gerisi hep kumdur. Bu ara bir öğrenci parmağını kaldırır ve sorar; "Peki, o iki fincan kahve nedir?" Profesör gülerek: "Bu soruyu sorduğuna sevindim. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar vakit ayırın!"

- Bir küçük dilek : Hayatınızdan tenis topları ve bir fincan kahve içecek dostlar eksik olmasın...

Etiketler: , , , , , ,

posted by Kids at 04:39 0 comments

15 Aralık 2008 Pazartesi

Böyle Sevgi Kaldı mı ?

Gelen kutusunu kurcalarken , bana gelenlerin hepte neşeli iletiler olmadığını gördüm. Aşağıdaki de insanın içini yakan , yüreğini burkan cinsten işte.

*************************************************
"Kan rengi ,kırmızı güllere bayılırdı. Zaten onlarla adaştı da. ROSE ..GÜL...Kocasının sevgili Rose'u Her yıl sevgililer gününü kapının önünde bulduğu enfes fiyonklarla süslü kucak dolusu kırmızı güllerle kutlardı. Hiç aksatmadan. Hatta,eşini kaybettiği yıl dahi kapısı çalınmış.,güller kucağına bırakılmıştı. Tıpkı geçmişte olduğu gibi,küçük bir kartla birlikte. her yıl güllere iliştirdiği karta aynı cümleler yazılıydı.
"Seni geçen sene bugünkünden daha çok seviyorum."
Birden,bunların son güller olduğunu düşündü. Önceden ısmarlanmış olmalıydı .. Öleceğini nasıl bilebilirdi? Zaten her şeyi önceden planlamayı ve yapmayı severdi.
Gülleri özenle içeri taşıdı. Saplarını kesti ,vazoya yerleştirdi. Vazoyu da konsolun üzerine ,eşinin kendisine gülümseyen fotoğrafının yanına koydu. Orada kocasının koltuğunda oturup saatlerce gülleri ve fotoğrafı seyretti. Sesizce.
Bitmek bilmeyen bir yıl geçti. Yapayalnız hüzün dolu bir yıl. Sonra bir sabah kapı çalındı. Tıpkı eski günlerde olduğu gibi. Kırmızı gülleri ,üzerinde küçük kartıyla birlikte eşikteydi. SEVGİLİLER GÜNÜ' nü kutluyordu. Gülleri içeri aldı. Şaşkınlık içinde doğru telefona gitti. Çiçekçi dükkanını aradı. Onu bu kadar üzmeye kimin ne hakkı vardı?
"Biliyorum" dedi,"çiçekci.. Eşinizi geçen yıl kaybettiniz, telefon edeceğinizi de biliyordum .. Bugün size yolladığım çiçekler çok önceden ısmarlanmış , parası da ödenmişti. Hep öyle yapardı zaten. Hiç şansa bırakmazdı.
Dosyamda talimat var. Bu çiçekleri size her yıl yollayacağım. Bir de özel kartı vardı , kendi el yazısıyla .Bilmeniz gerekir diye düşünüyorum .. Ölümünden sonra çiçeklere iliştirmemi istediği kart".. Rose hıçkırıklar arasında teşekkür ederek telefonu kapadı. Parmakları titreyerek zarfı açtı. "Merhaba Sevgilim"diye başlıyordu , kart.

"Bir yıldır ayrıyız. Umarım senin için çok zor olmamıştır. Yalnızlığını ve acılarını hissedebiliyorum. Giden sen kalan ben olsaydım neler çekerdim kim bilir? Sevgi paylaşıldığında yaşamanın tadına doyum olmuyor. Seni kelimelerle anlatılmayacak kadar çok sevdim. Harika bir eştin...Dostum , sevgilim benim. Sadece bir yıldır ayrıyız. Kendini bırakma Ağlarken bile mutlu olmanı istiyorum. Onun için bundan sonraki yıllarda güller hep kapımızda olacak. Onları kucağına aldığında paylaştığımız mutluluğu düşün. Seni hep sevdim. Ama yaşamalısın. Devam etmelisin. Lütfen...Mutluluğu yeniden yakalamağa çalış. Kolay değil, biliyorum ama bir yolunu bulacağına eminim. Güller, senin kapıyı açmadığın güne dek gelmeye devam edecek. O gün çiçekçi beş ayrı zamanda gelip kapıyı çalacak, eve dönüp dönmediğini kontrol edecek. Beşinciden sonra emin olarak gülleri ona verdiğim yeni adrese getirip , seninle yeniden ve ebediyen kavuştuğumuz yere bırakacak."
.

posted by Kids at 23:22 1 comments

14 Aralık 2008 Pazar

Portakal Kabuğu Deyip Geçme....

Bir de şu "bu maili en az şu kadar kişiye gönder, 3 gün içinde başına çok güzel şeyler gelecek" türünde mailler vardır. Bu da onlardan biri ama en azından yalnızca "gönder" diyor , her hangi bir vaadde bulunmuyor...
İşte karşınızda bir portakal kabuğu eseri... :D

içimi bir bilsenn...




içimde koca bir dünya taşıyorum..



benim dünyam paylaşılabilir.. bu dünyayı seninle paylaşabilirim...



senin dünyanıda paylaşabilirim...




ona yer açabilirim..




benim olmanıı...




elimi tutmanı....



sana şöyylee sarılıp uyumayı istiyorum...



seni kocamannn seviyorummmm...



seninle olunca keyfime diyecek yok....



hayır... beni yüz üstü bırakıp gidemezsinnn...



peki öyle olsun..hoşçakal..



bu maili şu an aklından geçen veya yanında olamayan 5 kişiye gönder... belki o kişiyle görüşür veya onun da aklından şu an sen geçiyorsundur ...zaman kaybı sanma hiç olmassa karşındakine sıcak bi gülümseme vermiş olursun ...
.
posted by Kids at 21:39 0 comments