Posta Kutusundan Taşanlar
8 Nisan 2009 Çarşamba
Google Reklamları Gizlilik Politikası
1 Nisan 2009 Çarşamba
Başarının Sırrı























Offf - offff......bunca eğitim , bunca zeka , bunca azim , yine boşa gitti desenize.....
22 Mart 2009 Pazar
İngilizce Öğrenenler İçin Organik Kaynak
İngilizce Öğrenenler için Organik Bir Kaynak:
Yeminli Sözlük Organik Çeviri Yöntemiyle İngilizce Hazır çevrilmiş İngilizce Türkçe Cümleler üzerinde çalışarak İngilizce öğrenin! 1 yıl kadar önce yeminli tercümanlar tarafından kurulan Yeminli Sözlük sitesinin amacı İngilizce öğrenenlere ve çeviri yapanlara bilmedikleri kelimeler ve cümle içinde nasıl kullanıldıkları ile ilgili yardımcı olabilmek. Sitenin arama çubuğunda arama yapıldığında -kelimenin anlamı ile birlikte- aranan kelime ile ilgili çevirisi yapılmış cümleler de listeleniyor. Site sayesinde, İngilizce öğrenmeye çalışanlar artık birçok cümleyi çevirisi yapılmış olarak bulabilecek ve çeviri yöntemiyle İngilizce çalışabilecekler! Yeminli Sözlük, daha şimdiden tüm Kolej, Üniversite, İngilizce Hazırlık ve Dershane öğrencilerinin başucu sitesi oldu. Birçok kişi, iletişim sayfası üzerinden siteye ulaşarak İngilizce öğrenmelerine katkıda bulundukları için site yönetimine teşekkürlerini iletiyor. Kelimelerin İngilizce cümleler içinde nasıl kullanıldığı konusunda sıkıntı çektiklerini söyleyen öğrenciler, sitenin kendileri için bir Hazine olduğunu ifade ediyorlar! Sitede ayrıca hediyeli çeviri yarışmaları ve kampanyaları da düzenleniyor. İngilizce bilginize güveniyorsanız, sitede ‘çeviri sanattır’ yazarak arama yapıyorsunuz ve çevirisi yapılmamış cümleleri çevirerek puanlar kazanabiliyorsunuz.
Yeminli Sözlük: Milyonlarca Hazır Çevrilmiş Cümle
http://www.yeminlisozluk.com
Örnek Sayfalar:
http://www.yeminlisozluk.com/index.php?kelime=atasözleri http://www.yeminlisozluk.com/index.php?kelime=özlü+sözler
++
5 Mart 2009 Perşembe
Teknik Servis Muhabbetleri.

***
Tek.Des: Nasıl bir bilgisayarınız var Ömer bey?
***
Tek.Des: Günaydın. Size nasıl yardımcı olabilirim?
***
***
Müşteri : Yazıcımdan renkli çıktı alamıyorum. Bir şeyi eksik mi yapıyorum acaba?
***
Tek.Des: Şimdi ekranınızın üzerinde ne var hanımefendi?
***
Müşteri : Klavyem çalışmıyor.
***
Tek.Des: Şifrenizi söylüyorum: küçük c, büyük a, küçük n, 7
***
Müşteri : Mail adresime giremiyorum.
***
Tek.Des: Hangi anti-virüs programını kullanıyorsunuz efendim?
***
Müşteri : Çok büyük bir problemim var. Arkadaş bilgisayarıma bir ekran koruyucu koydu. Ama mouse`ı oynatınca kayboluyor ya!
***
Tek.Des: Buyurun efendim?

" Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler." [Mevlana]
26 Şubat 2009 Perşembe
"I Love Blog Your Blog" Ödülü.

10 Şubat 2009 Salı
Sende Gör !
Hapşırdıktan sonra birbirlerine 'çok yaşa' diye dilekte bulunan Türkleri uzun zaman izleyen Amerikalı bir mesai arkadaşımız nihayet bir gün dayanamayıp sordu:
"Neden biriniz hapşırıp 'Bless you' (çok yaşa) dendiğinde "Send a girl" diyip duruyorsunuz? "

12 Ocak 2009 Pazartesi
Günün Hikayesi

Hayvancık saatlerce acı içinde kıvranmış, anırmış, sesini duyurmaya çalışmış. Derken eşeğin sahibi gelmiş kuyunun başına.
Bakmış zavallı eşek kuyunun dibinde melül mahzun bakınıyor. Üstelik de yaralı. Bir hal çaresi düşünürken bir koşu gidip köylüleri yardıma çağırmak gelmiş aklına.
Ne yapsak, ne etsek de şu eşeği kuyudan çıkarsak derken, bakmışlar ki hayvan zaten yaralı, belki de kırık çıkığı da var, çok acı çektiği de belli, artık kurtarılsa da işe yaramaz düşüncesiyle çıkarmaktan vazgeçmişler ve üzerini toprakla doldurmaya karar vermişler. Herkes eline geçirebildiği ne varsa başlamışlar kuyuyu toprakla doldurmaya.
Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları her seferinde silkinerek üzerinden atmış. Onlar yukarıdan atmış, eşek silkelenerek her defasında toprağı altına almış.
Derken, ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her defasında biraz daha yükselmiş ve giderek yukarıya çıkmaya başlamış eşek. Köylüler de şaşırmışlar hayvanın giderek yükselmesine. Onlar atmış eşek yükselmiş derken neticede hayvan yukarıya çıkmayı başarmış.
Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Üstümüzü toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla baş etmenin tek yolu sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmaktır. Aydınlığa bir adım daha yaklaşmaktır. Kör kuyuda olsak bile!"
4 Ocak 2009 Pazar
Hayır Yaaaa....

EĞER O DA İŞE YARAMAZ İSE

1 Ocak 2009 Perşembe
Benim Paraşütlerimi Hazırlayan Özel İnsanlara...
***************************************
PARAŞÜTÜNÜZÜ KİM HAZIRLIYOR?...
Charles Plumb Vietnamda uçmuş,ABD Hava Harp Okulu mezunu bir pilottu.
Savaş sırasında yaptığı 75.inci uçuşta ,yerden havaya atılan güdümlü bir füze tarafından vuruldu.Derhal kendini fırlatıp paraşütle bir ormanın içine düştü.Kısa bir sure sonra da Vietkonglar tarafından yakalandı ve tam 6 yıl Kuzey Vietnamda esir olarak tutuldu. Bugün Charles Plumb yaşadığı bu tecrübe hakkında insanlara ders vermektedir.Bir gün Charles ve eşi restoranda yemek yerlerken bir adam masalarına yaklaşır ve şaşkınlık içinde çığlık atar:
Savaş sırasında çoğu kez gördüğü bu adamla bir kez olsun konuşmadığını düşünür.Çünkü o bir savaş pilotu, adamsa paraşüt hazırlayan basit bir askerdir sonuçta.
Oysa o asker ,uzun tahta bir masada saatlerini harcayarak ,dikkatle katladığı paraşütlerle ,her seferinde hiç tanımadığı bir insanın kaderini ellerinde tutuyordu.Bu olaydan sonra verdiği derslerde Plumb dinleyicilere hep aynı soruyu sormaya başladı:
26 Aralık 2008 Cuma
Bir Otomobil Hikayesi
Günümüzün gözde otomobillerinden biri olan Citroen hakkında , oldukça ilginç bir bilgi. Doğru olup olmadığını bilmiyorum. İşin açıkcası doğruluğunu araştırmadım.Ben, bana gelen maili yazayım, merak eden konuyu araştırsın. Hatta burada bizimle paylaşsın...

* Citroen Logosunun çok enteresan bir hikâyesi var. Citroen'i yapan bu kişinin amacı Mercedes gibi büyük firmalara kafa tutmakmış. Sırf bunun için yaptığı arabada çok sıra dışı özellikler varmış. Mesela yaptığı otomobil 3 tekerlek üzerinde bile çok rahat hareket edebiliyormuş.
* Mucit, yaptığı arabanın maksimum hızdayken bile virajın sertliği ne olursa olsun hiçbir virajda savrulmayacağını iddia ediyormuş.
* Ardından bu adam söylediği o maksimum hızda arabasını savuran biri olursa, o kişi arabadan sağ çıktığı takdirde kişiye bedava araba yapıp vereceğini de iddia etmiş. Çok insan denemiş, ama savurmayı başaramamı

* Sonunda adamın çavuş olan oğlu denemeye karar vermiş. Denemiş ve savurmayı başarmış. Ama savrulmanın etkisiyle feci şekilde can vermiş. Adam bunun sonunda oğlunun anısına oğlunun askeriyedeki çavuş rütbesinin işaretini bu arabaya logo yapmış .
25 Aralık 2008 Perşembe
Doğalgaz da indirim...
"Ankara'da Doğalgaza indirim yapıldı"... Ya , valla bundan daha komedi bir haber olamaz...
Haberin aslı burada . “Ankara'da doğalgaza indirim yapıldı. Ama indirim mi şaka mı anlaşılamadı. Ankara'ya yapılan doğalgaz indirimi 0,000544 YTL...”
Şimdiii…ey şanslı (!) Ankaralılar , hemen çarşıya – pazara – alışveriş merkezlerine atın kendinizi. Faturalarınızdaki indirimin cüzdanınıza yapacağı katkıyı derhal ekonomiye sürün ki , piyasa canlansın, büyüme hızımız ivme kazansın , kısaca teğet geçen krizi daha da bir kolay atlatalım ….

Yukarıdaki "Delik El " karikatürü buradan alınmıştır.
Etiketler: doğalgaz, ekonomik kriz, indirim, komedi
23 Aralık 2008 Salı
Bugün Şanslı Günüm...
Hep "Posta Kutusundan Taşanlar" ı yazacak değilim ya. Bu sefer de "Günümden Taşanlar"ı yazayım...
Üyesi olduğum bir forum sitesinde dolaşırken , forum üyelerinden birinin sitesine girip bir bakayım dedim...Orada gördüm Oltaat.com ilanını...Balık tutmayı oldum olası severim ya , sanalda balık tutmak nasıl olaki deyip daldım.
Ha, benim sandığım gibi sanal balık tutmak değilmiş ama , hadi "rast gele" deyip , attım oltayı...Bir , iki derken ....hoopppp, benim oltaya 50 kontör takıldı.Tam da kontörlerim suyunu çekmek üzereyken , bu 50 kontör çok iyi geldi valla. :)
Desenize bugün "şanslı" günümdeyim....
Etiketler: balık, kontör, olta, ve bilumum sözcük
Halatta 11 Kişi Olursa...
Bana geldiğinde iletinin en altında bir not vardı , hiç bir değişiklik yapmadan aynen şöyle :
"Bu hikayeyi akıllı bir kadına gönderin ki bugün gülümsemek için bir nedeni olsun. Tüm erkeklere de gönderin ki hayatın gerçeğini bir kez daha anlasınlar..."

Hikayesini bitirir bitirmez, tüm erkekler onu Alkışlamaya başlarlar....:)))))
.
Etiketler: erkek, halat, hayatın gerçeği, helikopter, ip, kadın
21 Aralık 2008 Pazar
İletmezsen ölümü gör :)))))
Bu zamana kadar bana zincir e-posta gönderen tüm dost ve arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim;
* Sayelerinde tuvalet temizlemekte kullanıldığı öğrendiğim kolayı içemez oldum.
* Aids virüsü taşıyan iğneler kıçıma batar korkusuyla sinemaya gidemez oldum.
* Deodorantlar kanser yapıyor diye sayelerinde artık bir domuz gibi kokmaya başladım.
* Telefon hattımı kullanıp bana borç takarlar korkusuyla telefonlara da cevap vermiyorum.
* İçinden fare ya da fare zehiri çıkar diye hiçbir kutu içeceği içmiyorum.
* Çok sevdiğim içkime ilaç koyup beni uyuturlar,organlarımı çalarlar ve buz dolu bir küvetin içinde uyanırım diye bana yaklaşanları da tersliyorum.
* Neyim var neyim yoksa satıp hastanede yatan ve büyük ihtimalle ölmek üzere olan çocuklara yatırmayı düşünüyorum.
* Mail listesine katılırsam alacağım söylenen para, bilgisayar, cep telefonu ya da gezileri beklemekten de evden dışarı çıkamaz oldum.
* Tuz Gölü'ne Konya'nın katkılarından dolayı yemeklerim tuzsuz tatsız.
* Msn paralı olacak;Adam yeşerecek mi,sararacak mı beklemekten de gına geldi.
* Excel hala ne zaman emekli olacağımızı da bildirmedi.
* Bir maili forward etmedim, başıma ne belalar gelecek diye korkuyla beklemekten ruh sağlığımı da kaybettim.
* Multipl skleroz olunuyormuş diye diyet ürünleri düşmanıma bile tavsiye etmiyorum.
* Yerli malı kullanacağım derken marketlerde barkodu 869 ile başlayan ürünleri aramaktan da gözlerimin biraz daha bozulduğunu farkettim.
* Sevgili dost ve arkadaşlarımdan gelen;
'lütfen okuyunuz', 'çok önemli', 'aman virüse dikkat', 'bilmem kim para dağıtıyor', 'en az beş kişiye yolla', 'inanmadım ama doğruymuş', 'kişiliğini test et', 'tıkla para yolla, tıkla yardım et', 'bilmem kim seni gözetliyor', 'bilmem kime mail at, haddini bildir', 'onu yeme bunu ye' şeklinde başlayan kerameti kendinden menkul, nev'i şahsına münhasır bu mailler sayesinde hep beraber 'kafayı çizme'ye ne kadar yakın olduğumuzu da müşahade etmiş oldum.
ŞİMDİ: Eğer bu maili 60 saniye içinde 1200 kişiyegöndermezsen;
Bilesin ki bir kuş sabah akşam kafana mıçacak ve hayatı sana dar edecektir.
Bir Dost...
.
20 Aralık 2008 Cumartesi
Pes Artık....!!!
Ne diyeyim ... Pes artık...!!!
19 Aralık 2008 Cuma
Evlilik Programı -Son sürüm - hemen yükle....
---------------------------------------------------------------------
Değerli Teknik Servis,
Geçen yıl aldığım "Erkek Arkadaş 5.0" programını "Koca 1.0" seviyesine yükselttim. Ama tüm sistem performanslarında bir yavaşlama söz konusu, özellikle "Erkek Arkadaş 5.0" bölümünde bulunan "Çiçek 8.0"ve "Mum Işığında Yemek 6.3" işlemleri "Koca 1.0" programında yok.. "Koca 1.0" programı devreye girince bir çok program devre dışı kaldı. "Romantizm 9.5" ile "Özel İlgi 6.5" kesinlikle devre dışı, ama bunun yerine "Sınırsız TV 0.4" ve "Maraton 1.35" sürekli çalısıyor. "Sohbet 8.0" ve "Ev Temizliği 2.6"yi çalıştırınca da sistemi çökertiyor. Yüklediğim "Kavga 5.3", "Evi Terk Et 3.2" programları da hiç fayda etmedi. "Koca 2.0" sürümünü yüklesem işe yarar mı?
Sizce ne yapmam gerekiyor?
İmza Umutsuz
=========================
Teknik Servis'ten Umutsuz'a ..
=========================
Sayın Umutsuz,
Bir kere bu olayı şöyle görmeniz gerek "Erkek Arkadaş 5.0" bir eğlence paket programıdır, "Koca 1.0" ise başlı başına bir işletim sistemi. İnternet tarayıcınıza"www.beni sevdiğini düşünüyordum.html" komutunu yazarak, download bölümünden "Göz Yaşı 6.2"' programını indirin ve "Suçlu His 3.0"'i güncellemeyi unutmayın. Eğer bu uygulamalar doğru sonuç verirse "Çiçek 2.0" ile "Mum Işığında Yemek 2.1" kısa bir süre için devreye girebilir. Ama sakın bunları çok sık uygulamaya koymayın yoksa "Koca 1.0" otomatik olarak koruma programı olan "Sessizce Surat Asma 2.5" i devreye sokar. Ama ne yaparsanız yapın kesinlikle "Kaynana 1.0"'ı çalıştırmayın. (Ekran görüntüsünü bozan ve sistem kontrolünü kaybettiren bir virüs kendiliğinden ortaya çıkar). Ayrıca "Erkek Arkadaş 5.0" i kesinlikle yeniden yüklemeyin. Bu kabul edilmez uygulama ciddi sorunlar yaşatabilir ve "Koca 1.0" bunu kaldıramaz. "Koca 2.0" ise size ek yük getirmekten başka ise yaramaz. Kısacası "Koca 1.0" çok güzel bir işletim sistemi, ama sınırlı hafızaya sahip ve yeni uygulamaları hemen kavramaya müsait değil. Performans arttırıcı ek programlar tavsiye ederiz. Örneğin, "Sıcak Yemek 3.0" ve "Sevgi Sözcükleri 7.7" çok faydalı olur.
İyi Şanslar.
Teknik Servis
.
Etiketler: işletim sistemi, program, teknik servis
17 Aralık 2008 Çarşamba
İşte Bu Süperrrr...!!!
Sayın Banka Yetkilisi,
Ben 86 yaşında bankanızda hesabı olan bir müşterinizim.
Geçen gün, tesisatçıma 100 dolar'lık bir çek yazdım. Bu çeki kendisi her nasılsa 3 nanosaniyede bankanıza iletmiş olmalı ki, bankanızda değerlendirdiğim fonlardan bu miktar kadarını bozduramadan hesabımdan karşılığı alınmış. Tabii ki hesabımda o an için para olmadığından 30 dolar da faiz ve ceza alınmış. Oysa fonlarımda 1.000.000 dolar vardı.Bu durumu şikayet etmek istediğimde, bankanız telefonunda kişiliksiz, terbiyesiz, banda kaydedilmiş ve yüzsüz bir hanım sesiyle yarım saate yakın boğuştum. Arada müzikler dinledim ve 28 kere değişik tuşlara basmak zorunda kaldım. Ama kimseye ulaşamadım. Bildiğiniz gibi her ay binlerce dolarlık faturalarım, mortgage kesintilerim, kredi kartı ödemelerim var.Bunların hepsinin hesabımdan yapılan otomatik ödemelerini şu andan itibaren İPTAL ediyorum. Bundan böyle, sizden etten kemikten yapılmış dediğimi anlayan ve ingilizce bilen bir müşteri temsilcisi istiyorum. Anlayışla karşılarsınız ki, karşınızdakine en iyi iltifat, onu taklit etmektir.Ben de sizin gibi yapacağım. Müşteri temsilciniz her ödeme için beni arayacak, ve 28 haneden az olmayan benim vereceğim bir şifreyi tuşlayacak. Sonra da, eğer
1 tuşlarsa benden randevu alacak,

2 tuşlarsa bir ödeme ile ilgili mesaj bırakabilecek,
3 tuşlarsa oturma odama bağlanacak, oradaysam cevap vereceğim,
4 tuşlarsa ve uyumuyorsam yatak odama bağlanacak ve benimle görüşebilecek,
5 tuşlarsa tuvalete,
6 tuşlarsa cep telefonuma ulaşacak,
7 tuşlarsa bilgisayarıma bir mesaj bırakabilecek.
8'e tuşlarsa bunları yeniden dinleyebilir. Arada beklemeler olursa, size söz, elimdeki eski plaklardan ve gramofonumdan güzel bir müzik parçası da dinleteceğim ona.Yalnız sizden ricam, bu işlemler için seçeceğiniz personelinizin kimlik bilgisini, anne kızlık soyadını, noterden alınmış imza sirkülerini ve tapuları dahil mali bilgilerini bana iletmeniz. Bir de sizin gibi bir sözleşme hazırladım. 8 sayfa. Sizinki 42 sayfaydı, ben insaflı davrandım. Bu sözleşmeyi de bana atayacağınız müşteri temsilcisi, bankanız şube müdürü ve bankanız yönetim kurulunun imzalaması ve bana iadeli taahhütlü göndermesi. Bu sözleşme elime geçtikten sonra müşteri temsilcinize kendi belirleyeceğim 28 haneli şifreyi göndereceğim. Bu şifre de her ay değişecek pek tabii ki.
Özür dileyerek bu sözleşme ve işlemler için sizden masraf olarak her ay 20 dolar da talep edeceğim. İşbu şartları yerine getirememe durumunuz varsa, lütfen 1.000.000 dolarımı nakit olarak hazırlayın, yarın alıvereyim.Size hayırlı işler diler, en kısa zamanda bana ulaşmanızı rica ederim.
Saygılarımla.
Müşteriniz...
.
Not: Bende aynısını bankaya söylemeyi düşünüyorum.Gerçi benim hesabımdaki meblağ, müşteri temsilcisinin bu talebe katıla katıla gülmelerini sağlar ama, olsun...:D
.
Bir Fincan Kahve

Bir gün bir profesör, masasının üzerinde birkaç kutu olduğu halde felsefe dersindedir. Ders başladığında, hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe bir mayonez kavanozunu alır ve içerisini tenis topları ile doldurur. Ve öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar, Öğrenciler bir ağızdan kavanozun dolduğunu ifade ederler.
Bu sefer profesör önündeki kutulardan bir tanesinden aldığı çakıl taşlarını, çalkalayarak kavanoza döker, böylece çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurur. Ve öğrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadığını sorar, Onlar da "evet" doldu derler.
Tekrar profesör masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Ve tekrar öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar, Öğrenciler de koro halinde "evet" derler.
Bu sefer profesör masanın altında hazır bekleyen 2 fincan kahveyi alır ve kavanoza boşaltır, kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur.
Öğrenciler gülerler!Profesör öğrencilerin gülüşünü destekleyerek "eveet" diyerek; Ben "Bu kavanozun sizin hayatınızı simgelediğini ifade etmeye çalıştım" der. Şöyle ki; Bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir; aileniz, çocuklarınız, sıhhatiniz, arkadaşlarınız, inancınız ve sizin için önemli olan şeylerdir. Şayet diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur.O çakıl taşları ise daha az önemli olan diğer şeylerdir; işiniz, eviniz, arabanız vs.
Kum ise diğer ufak tefek şeylerdir.
"Şayet kavanoza önce kum doldurursanız..." diye, anlatmaya devam eder, "çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına (yeterli) yer almaz. Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önem arz eden şeylere çevirin. Çocuklarınızla oynayın. Sıhhatinize dikkat edin. Eşinizle yemeğe çıkın. Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin. Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin. Gerisi hep kumdur. Bu ara bir öğrenci parmağını kaldırır ve sorar; "Peki, o iki fincan kahve nedir?" Profesör gülerek: "Bu soruyu sorduğuna sevindim. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar vakit ayırın!"
- Bir küçük dilek : Hayatınızdan tenis topları ve bir fincan kahve içecek dostlar eksik olmasın...
Etiketler: coffe, çakıl taşı, ders, dostluk, fincan, hayat, kahve
15 Aralık 2008 Pazartesi
Böyle Sevgi Kaldı mı ?
*************************************************
"Kan rengi ,kırmızı güllere bayılırdı. Zaten onlarla adaştı da. ROSE ..GÜL...Kocasının sevgili Rose'u Her yıl sevgililer gününü kapının önünde bulduğu enfes fiyonklarla süslü kucak dolusu kırmızı güllerle kutlardı. Hiç aksatmadan. Hatta,eşini kaybettiği yıl dahi kapısı çalınmış.,güller kucağına bırakılmıştı. Tıpkı geçmişte olduğu gibi,küçük bir kartla birlikte. her yıl güllere iliştirdiği karta aynı cümleler yazılıydı.
"Seni geçen sene bugünkünden daha çok seviyorum."
Birden,bunların son güller olduğunu düşündü. Önceden ısmarlanmış olmalıydı .. Öleceğini nasıl bilebilirdi? Zaten her şeyi önceden planlamayı ve yapmayı severdi.
Gülleri özenle içeri taşıdı. Saplarını kesti ,vazoya yerleştirdi. Vazoyu da konsolun üzerine ,eşinin kendisine gülümseyen fotoğrafının yanına koydu. Orada kocasının koltuğunda oturup saatlerce gülleri ve fotoğrafı seyretti. Sesizce.
Bitmek bilmeyen bir yıl geçti. Yapayalnız hüzün dolu bir yıl. Sonra bir sabah kapı çalındı. Tıpkı eski günlerde olduğu gibi. Kırmızı gülleri ,üzerinde küçük kartıyla birlikte eşikteydi. SEVGİLİLER GÜNÜ' nü kutluyordu. Gülleri içeri aldı. Şaşkınlık içinde doğru telefona gitti. Çiçekçi dükkanını aradı. Onu bu kadar üzmeye kimin ne hakkı vardı?
"Biliyorum" dedi,"çiçekci.. Eşinizi geçen yıl kaybettiniz, telefon edeceğinizi de biliyordum .. Bugün size yolladığım çiçekler çok önceden ısmarlanmış , parası da ödenmişti. Hep öyle yapardı zaten. Hiç şansa bırakmazdı.
Dosyamda talimat var. Bu çiçekleri size her yıl yollayacağım. Bir de özel kartı vardı , kendi el yazısıyla .Bilmeniz gerekir diye düşünüyorum .. Ölümünden sonra çiçeklere iliştirmemi istediği kart".. Rose hıçkırıklar arasında teşekkür ederek telefonu kapadı. Parmakları titreyerek zarfı açtı. "Merhaba Sevgilim"diye başlıyordu , kart.
"Bir yıldır ayrıyız. Umarım senin için çok zor olmamıştır. Yalnızlığını ve acılarını hissedebiliyorum. Giden sen kalan ben olsaydım neler çekerdim kim bilir? Sevgi paylaşıldığında yaşamanın tadına doyum olmuyor. Seni kelimelerle anlatılmayacak kadar çok sevdim. Harika bir eştin...Dostum , sevgilim benim. Sadece bir yıldır ayrıyız. Kendini bırakma Ağlarken bile mutlu olmanı istiyorum. Onun için bundan sonraki yıllarda güller hep kapımızda olacak. Onları kucağına aldığında paylaştığımız mutluluğu düşün. Seni hep sevdim. Ama yaşamalısın. Devam etmelisin. Lütfen...Mutluluğu yeniden yakalamağa çalış. Kolay değil, biliyorum ama bir yolunu bulacağına eminim. Güller, senin kapıyı açmadığın güne dek gelmeye devam edecek. O gün çiçekçi beş ayrı zamanda gelip kapıyı çalacak, eve dönüp dönmediğini kontrol edecek. Beşinciden sonra emin olarak gülleri ona verdiğim yeni adrese getirip , seninle yeniden ve ebediyen kavuştuğumuz yere bırakacak."
.
14 Aralık 2008 Pazar
Portakal Kabuğu Deyip Geçme....











